OSMANLI DÖNEMİ HIRVATİSTAN'DA İNŞA EDİLEN 8 KM'LİK AVRUPA'NIN EN UZUN KÖPRÜSÜ ÖSEK

OSMANLI DÖNEMİ HIRVATİSTAN'DA İNŞA EDİLEN 8 KM'LİK AVRUPA'NIN EN UZUN KÖPRÜSÜ ÖSEK

 

Osijek Hırvatistan'ın dördüncü büyük şehridir. Osijek (Essek) kenti Drava nehrinin kıyısına kurulmuştur. Mohaç Muharebesi sonunda 1526'da Osmanlıların eline geçen Osijek, Osmanlılar tarafından hızla imar edildi. 1686 yılına kadar 160 yıl Osmanlı yönetiminde kalan şehir en güzel dönemini de bu zamanda yaşamıştır. Ösek adı verilen şehir yapılan imar faaliyetleri ile bir Osmanlı şehrine dönüşmüştür.

1566'da Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osijek yanından geçen Drava Nehri üzerine 8 km'yi bulan mavnalar üzerine kurulmuş devasa uzunlukta bir ahşap köprünün inşa edilmesi ve bu köprünün Balkanları, Tuna'nın kuzeyine bağlayan yolun ana bağlantısı olması ile şehir hızla gelişti. Böylece Ösek şehri ve Ösek Köprüsü Osmanlılar için önemli bir stratejik savunma mevki haline geçti. Bu tarihten sonra Avusturya, Macaristan ve orta Avrupa ile yapılan ticaret ile buralara yapılan büyük askeri seferler Ösek Köprüsü üzerinden gerçekleştirilmiştir. 

Evliya Çelebi'nin önemle bahsettiği ahşap köprülerin başında Kanuni Sultan Süleyman devrinde Hırvatistan'da inşa eden ve dünyanın sekizinci harikası olarak isimlendirilen Avrupa'nın en uzun köprüsü niteliğindeki Ösek köprüsü gelmektedir. Ösek köprüsünden iki saatte geçilebilen Çelebi uçsuz bucaksız bu devasa ahşap köprüyü hayranlıkla anlatır. Ösek kalesi ile Darda kalesi arasında yaya olarak iki saatlik bir yolculukla ancak geçilebildiğini belirttiği bu köprünün batak, sazlık ve sulu bölgelere dikilmiş, ikişer adamın ancak kucaklayabildiği kalınlıktaki meşe direkleri üzerine kuruludur. Köprünün ortasında taş köprülerde olduğu gibi yolcuların istirahatları için kasr vardır. Yan taraflarında sağlam direklerden korkuluklar inşa edilmiş olan köprünün iki yanında ise bir kulaç enliğinde yaya yolları bulunmaktadır. İki araba karşı karşıya geldiğinde yayalar kenar yollardan yürümekte arabalar gittikten sonra yine ulu yola girmektedirler. Yine bu orta kısımda sınır bölgesinde kalan bu köprüden izinsiz geçilmesini engellemek için kepenk yapılmıştır. Köprünün zaman içinde de bakımı için Pojaga paşası ile Mihaç sancaklarının reayaları memur edilmişlerdir.

Osmanlı ordusu Tuna'nın ve sonra da Drava'nın güney kıyısı boyunca kuzeybatıya doğru ilerleyip verilen emir üzerine Özek köprüsünü şaşırtıcı bir hızla 18 günde yapıp bitirdiler. 

"Drava ve Sava Irmakları taşıp tüm yeryüzü deniz gibi oldu ve Ösek Kalesi yakınında yüce bir köprü yapılması ferman olunup Rumeli ve Anadolu askerleri buldukları ağaç ve tahtayı getirip Yeniçeriler 4800 zira (uzun­lukta) bir köprü yapıp... 118 parça gemiyi birbirine bağlayıp (işi) 17 günde bitirdiler." (Selaniki, 1281, 29)

Halbuki Avrupalılar geçişi kısaltmak için böyle bir köprünün inşası için sadece ağaçların kesilip hazır hale getirilebilmesi için 3 aylık bir zamana ihtiyaç olduğunu öngördüklerinden haberi aldıklarında kısa sürede böylesine devasa bir köprünün yapılabileceğine inanmadılar.

"İslam padişahının himmetiyle onaltı günde ırmak üzerine bir köprü bina olunup onyedinci gün İslam askeri ile o çağımızın Süleyman'ına köprüden geçiş kısmet oldu. Kefere-i fecere (kafirler) haber aldıklarında, 'Gelsinler bakalım bizim İskender sedlerimizden hangi yolla geçerler. Gemilerle geçerlerse üç ayda geçilmez. Eğer köprü yaparlarsa, ağaçlarını kesip hazırlamak üç ayda olmaz...' deyip haberi dikkate almadılar." (Saatçi, 1990,93)

Zigetvar Seferi sırasında yapılmasına karşın, Ösek Köprüsü 17. yüzyılda bile hala kullanımdadır ve ününü sürdürmektedir. Evliya Çelebi, köprünün Ösek Kalesi ile Darde Kalesi arasında uzandığını, iki arabanın yanyana geçmesine yetecek kadar geniş olduğunu, arabaların geçişine tahsis edilen orta şeridinin iki yandaki ikişer kulaçlık yaya kaldırımlarından korkuluklarla ayrıldığını, kısmen ahşap kazıklar üzerinde sabit, kısmen de tombazlar üzerine kurulmuş bir yüzer köprü niteliğini taşıdığını anlatır ve köprünün kazıklı kesiminde makaralarla hareket ettirilen bir iner-kalkar bölümün bulunduğunu da ekler (Evliya Çelebi, 1318, 187-188). 

Osmanlılar 28 Eylül 1687'de Ösek şehrini kaybettiler. Avusturya yönetimine geçtikten sonra şehirde bulunan Osmanlı izlerinin silinmesi için 120 yıllık muhteşem Ösek Köprüsü yakılmış ve mevcut olan 21 cami de yıkılarak yerlerine kiliseler yapılmıştır. Günümüzde köprü ayaklarının ancak bir iki tanesinin kalıntıları vardır. Hırvatistan tarafından köprünün yeniden inşa edilmesi gündemdedir.

 

 

KÖPRÜ İLE İLGİLİ LİNKLER:

https://icua.hr/en/archaeologyprojects/101-istraivanje-ostataka-sulejmanovog-mosta-kod-darde

https://bijader.cgsociety.org/art/suleiman-painter-magnificent-photoshop-bridge-osijek-darda-croatia-river-drava-sulejmanov-most-2d-1008324

https://www.osijek031.com/osijek.php?topic_id=40333

https://croatia.ch/zanimljivosti/081018.php

https://e-mina.hr/unistenje-sulejmanovog-mosta-i-pad-novoga-zrina/