Kamal Atatürk'ü Neden Sevmiyoruz
27.08.2014 19:10
Kamal Atatürk'ü Neden Sevmiyoruz
HAKARET YOK HAKİKAT VAR....Sürekli olarak Bize gelip ''atatürk'ü neden sevmiyorsunuz'' ,''atatürk'ü neden ata olarak kabul etmiyorsunuz'',''niye onun fikirlerine ve devrimlerine karşısınız'' diye böyle veya bunun benzeri sorular geliyor.
Şöyle kısaca bir cevap verelim Kamalistlere..
Atatürk'ün özel hayatı bizi ilgilendirmez ama birini ata diyebilmemiz için o kişinin ilk önce Müslüman olması gerek.Şimdi bu sözümün üstüne Atatürk Müslüman değil miydi? diye bir soru gelebilir o yüzden ona da gelin bir göz atalım.
İlk önce Atatürk'ün son meclis konuşmasına bakalım.Son meclis konuşmasında geçen bir sözü var bakalım.''Fakat bu prensipleri, gökten inildiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmalıdır'' bunu nerden biliyorsunuz derseniz You Tube'a ''Atatürk'ün son meclis konuşması'' diye yazıp izleyebilirsiniz(www.youtube.com/watch?v=9ib13B22LRI).Yaptığı işlerden birine bakalım mesala halifeliği kaldırması siz hiç bir hristiyanın papalığı kaldırdığını gördünüz mü peki hiç bir Müslüman İslamın 1400 yıllık Halifelik makamını kaldırabilir mi!? hemde sırf şu saçma sapağan laiklik uğruna.Daha bir sürü şey size sayabilirim yani ben kısaca bu söylediği sözlerden ve yaptığı işlerden dolayı onun bir Müslüman olduğunu düşünmüyorum.Öte yandan dinimize hakaret etmesi, Kuran Ayetleri için; “Gökten indiği sanılan kitapların dogmaları…” demesi ve daha birçok benzer sözleri de, Atatürk'ü sevmememizin başlıca sebeplerindendir.Kuran’da müslümanların hangi kanunlar ile yönetileceği Cenab-ı Hakk tarafından bildirilmiştir ve bu kanunlar ile hükmetmeyenlerin kafir, zalim, fâsık oldukları beyan edilmiştir… Atatürk'ün Rabbimizin emirlerini uygulamadan çıkarması, ona itaat etmememizi ve onu red etmemizi gerektiriyor.
Başlıklar altında sıralayacak olursak: ''atatürk'ü neden sevmiyorsunuz'' niye onun fikirlerine ve devrimlerine karşısınız'' gibi vb. sorulara gelelim
- 3 mart 1924 yılında, ümmet'i bir olarak tutan Hilafet'i kaldırdığı için SEVMİYORUZ..
- Ekmeğini yediği, kendisini adam eden Osmanlıyı sırtından hançerleyip kaldırdığı ve Osmanlı sultanlarına iftira edip sürgün ettiği için SEVMİYORUZ..
-1932 Yılında, zorla ve halk'a rağmen Ezan'ı yasakladığı için SEVMİYORUZ...
-İslam düşmanı olduğu için SEVMİYORUZ...
-1930 yılın da, Genel ev kanunu çıkartıp Kadınları erkeklerin seks kölesi haline getirmesini sağladığı için SEVMİYORUZ...
-Fatih Sultan Mehmet'in Manevi Hatırası Olan AYASOFYA'YI Cami Olmaktan çıkartıp, müze haline getirdiği için SEVMİYORUZ..
-Yüzlerce yıl boyunca savaştığımız avrupalıların, Hayat tarzını ve Kanunlarını bu topraklara getirdiği için SEVMİYORUZ..
-Harf İnkılap'ı yaparak, 3 nesil'i, Yazılmış olan İslam'i ve Tarih'i Eserleri okumasını engellediği için SEVMİYORUZ..
(Dünya'da Türkiye'den başka bir ülke varmıdır ki, Gençler Kütüphane'ye girecek ve Kütüphane de bulunan Kitapları okuyamadan dışarı çıkacak !?)
-Kendi halkı olan Rize'yi bir şapka uğruna (yahudi lazımlığı) uğruna bombalattığı için SEVMİYORUZ...
-Yaptığı inkılaplar yüzünden 3 nesil'in Ahiret hayatını risk'e soktuğu ve bir çoğunun cehennem'e gitmesine vesile olduğu için SEVMİYORUZ...
Ve daha binlerce sebeble sürüp gidebilir bu liste.
Neden Atatürk'e karşıyız?
“Dinleyin ve itaat edin! Üzerinize tâyin olunan vâli/yönetici, başı siyah kuru üzüm gibi Habeş’li bir köle olsa bile, sizin aranızda **Allah’ın kitabını** uyguladığı müddetçe dinleyin ve itaat edin.”
(Buhârî, Ahkâm 4; Müslim, İmâre 37; Nesâî, Bey’at 27)
Resulallah (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimiz şöyle buyurdu:
“Dikkat edin İslam bir dairedir. Döndüğü müddetçe siz de kitapla(Kuran/Sünnet) beraber o dairenin içinde dönünüz. Dikkat edin, kitap ile sultanlık (din ve devlet işleri) birbirinden ayrılacak. Dikkat edin, onlar (bizden olmayanlar olsa gerek) sizin başınıza emir (idareci) olacak. Sizin aleyhinize olan, kendilerinin lehine olan şekilde hükmedecekler. Eğer onları dinlemezseniz sizi öldürecekler, itaat ederseniz sizi sapıtacaklar. Onlara karşı Meryem oğlu İsa (aleyhisselam)’ın arkadaşlarının davrandığı gibi davranın. Onlar ki testerelerle biçildiler, çarmıha gerildiler ama yine de davalarından vazgeçmediler. Allah’a itaat ederek ölüm, Allah’a isyan ederek yaşamaktan daha hayırlıdır.”
(Hadis alimlerinden İmam Taberani Mu’cemu’l Kebir, Mu’cemu’s Sağir ve Şamiin isimli eserlerinde rivayet etti.)
Birkaç tane de Ayet-i kerime zikredelim:
Araf Suresi
3 – “(Ey insanlar) Rabbinizden, size indirilene uyun ve O’ndan başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!”
**
Casiye Suresi
18 – “Sonra (Ey Rasulüm) seni din hususunda apaçık bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy, bilmeyenlerin hevâ ve heveslerine uyma.”
**
Şûra Suresi
21 – “Yoksa Allah’ın izin vermediği bir şeyi, dinde onlara şeriat kılacak ortakları mı var? Şayet kesin söz bulunmayacak olsaydı; aralarında derhal hüküm verilirdi. Doğrusu zalimlere elim bir azab vardır.”
**
Al-i Imran Suresi
23 – “Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında Allah’ın Kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar işte böyle arka dönenlerdir.”
**
Zikrettiğimiz bu Ayet-i kerimelerden ve Hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı gibi, Kuran’da yer alan kanunlar ile hükmedilmesi Allah-u Teala tarafından emredilmiştir. Mevzu bu denli açık ortadayken bir Müslüman'ın atatürk'e karşı olması çok doğal bir olay bence.
Maide Suresi’nin 44’üncü Ayetinde, Allah’ın (celle celaluhu) indirdikleri ile hükmetmeyenlerin durumu şöyle bildiriliyor:
“(…) İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.”
Allah’ın (azze ve celle) emirlerine uyduğumuzdan dolayı hiç kimsenin bizi suçlamaya hakkı yoktur.
Bir takım insanlar ise; “ama o bizi kurtardı, bu yüzden seviyoruz” diyorlar. Kimi sevip kimi sevmeyeceğimiz de Kuran’da bildirilmiştir:
Mümtehine Suresi
1 – “Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkar ettikleri, Rabbiniz Allah’a inandığınızdan dolayı Resulü ve sizi (yurdunuzdan sürüp) çıkardıkları halde siz onlara sevgi ulaştırıyorsunuz. Eğer benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için çıktınızsa içinizde onlara sevgi mi gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur.”
Mücadele Suresi
22 – “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah’a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah’ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah’ın hizbidir.”
----
Kaldı ki, bizi ne M. Kemal kurtarmıştır ve ne de kurtarılmış birşey var. Aksine, birçok şeyi kaybetmişiz.
Örneğin İslam’ın öngördüğü Hilafet makamını, Rabbimizin emrettiği Şeriat’ı, yazımızı, kültürümüzü, tarihimizi, bize ait olan ve Lozan’da düşmanlarımıza bırakılan eski topraklarımızı, Ezan’ı (ki Adnan Menderes yine okunmasını vesile olmuştur ) vs. hepsini kaybetmişiz.Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in de dediği gibi ''Atatürk'ün bu ülkeye yaptığı denizde boğulan kızı kurtarıp kıyıda tecavüz etmesidir''.
Türkiye’de çoğunluğun mezhep Imamı olan, Imam-ı Azam Ebu Hanife (rahimehullah) Şeriat hakkında şöyle der:
Bir kimse: “Gel beraber gidip Şeriat’a danışalım” derse öteki kişi de “Gitmem,” derse kâfir olur. Çünkü Şeriat’ı reddetmiş oluyor.
Yine bir kimse: “Şeriat ve benzeri müesseselerin bana bir faydası yoktur, bana şeriatın hükmü geçmez,” derse kâfir olur.
“El-Muhît” adlı kitapta yazıldığına göre, bir kimsenin yanında Şeriat’tan bahsedilse ve bilerek bu söze karşı gelirse, yahut hakaret için çirkin bir ses çıkarsa, yahut bu Şeriat kötüdür, derse kâfir olur.”
(Fıkh-ı Ekber Şerhi – Aliyyül Kari (rahimehullah) Şerh etmiştir.)
NOT: Ayetlerden neyin kastedildiğini daha iyi anlayabilmek için Ehl-i Sünnet alimlerinin tefsirlerine bakılmalıdır. Örneğin Elmalılı Hamdi Yazır, Ömer Nasuhi Bilmen veya Imam Kurtubi’nin tefsirlerine bakılabilir.
Yüce ALLAH'ım dan bu paylaşımımı faydalı kılmasını ve bu yazımdan dolayı beni hem bu dünyada hemde diğer dünyada pişman etmemesini dilerim (AMİN).